İyi Partili Kılınç, "Türkiye Cumhuriyeti sığınmacı kampı değildir"

İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Sedat Kılınç, İYİ Parti Milli Güvenlik ve Göç Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cenk Özatıcı'nın gerçekleştirdiği 'Sığınmacı ve Göç Sorunu' konulu konferansta yaptığı konuşmada, "Türkiye Cumhuriyeti bir sığınmacı kampı değildir. Halkın tepkisini dikkate almak gerekiyor ve bugün o tepkinin ne olduğunu, aslında biz halkın iradesine, halkın bu gördüğü sıkıntılara karşı verdiği tepkiyi ileride anlayacağız demiştim. Ülkemizde 15 Temmuz darbe girişimi oldu ve halk sokağa çıkarak o darbeyi engelledi. Bugün de Kayseri’deki o ayaklanma bir darbe girişimini engelleme ayaklanmasıdır. Sığınmacılar, eğer bu hızla devam ederlerse, büyümeye işgal altında olduğumuzu hatırlatmaktadır" dedi.

İYİ Parti Milli Güvenlik ve Göç Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cenk Özatıcı bir dizi programa katılmak üzere Kayseri'ye geldi. Özatıcı Erciyes Kültür Merkezi'nde 'Sığınmacı ve Göç Sorunu' konulu konferans gerçekleştirdi.

İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Sedat Kılınç konferansta yaptığı konuşmada, ''Türkiye Cumhuriyeti bir sığınmacı kampı değildir. Halkın tepkisini dikkate almak gerekiyor ve bugün o tepkinin ne olduğunu, aslında biz halkın iradesine, halkın bu gördüğü sıkıntılara karşı verdiği tepkiyi ileride anlayacağız demiştim. Ülkemizde 15 Temmuz darbe girişimi oldu ve halk sokağa çıkarak o darbeyi engelledi. Bugün de Kayseri’deki o ayaklanma bir darbe girişimini engelleme ayaklanmasıdır. Sığınmacılar, eğer bu hızla devam ederlerse, büyümeye işgal altında olduğumuzu hatırlatmaktadır. halkın verdiği o tepkiyi bırakın cezalandırmak,  halkın tepkisini kulak ardı etmeden dinleyerek buna karşı bir önlem geliştirmek gerekiyor" ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Milli Güvenlik ve Göç Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cenk Özatıcı ise sığınmacılar konusunda yanlış bir politika zemini oluşturulduğunu söyleyerek; "AK Parti, Suriye Savaşı’nın erken dönemlerinden itibaren bu savaşı içselleştirmiş, Türkiye’yi Suriye Savaşı’na katılmış bir ülke haline getirmiş ve böylece Türkiye’yi bir iç savaşın tarafı olarak tarumar hale getirecek yanlış bir politikanın zeminini oluşturmuştur.” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti GİK Üyesi Kazım Yücel de, "Türkiye genelinde aşağı yukarı 10-12 yıldır bir göç dalgası olduğunu görüyoruz. Bu da savaşa endeksli bir durum. Fakat bunun da ötesinde, Birleşmiş Milletler’in göç politikalarıyla ilgili bazı verileri karıştırdığımda, aslında önümüzdeki 30 ila 50 yıl içerisinde bir göç dalgasının Türkiye üzerinden doğudan batıya doğru olabileceğini, bunu da iklimsel bir göç olarak ifade ettiklerini görmüştüm. Bir de bizim halihazırda Suriye bölgesindeki savaş havasının Türkiye yansımalarını zaten 12 yıldır görüyoruz. Bundan sonra da inşallah görmeyiz diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.

İYİ Parti Kayseri İl Başkanı Tansu Şener de, "Ülkemiz son on yıldır bir sığınmacı dalgası ile karşı karşıya. Ne yazık ki, ülkemizi yönetenler bu duruma ilişkin yeterli önlemleri almamakta, mevcut sığınmacı politikalarını sürdürmekte ve yeni gelecek sığınmacılara kapıları açmaktadır. Bu kontrolsüz sığınmacı akını nedeniyle asayiş sorunları artış göstermiş, kadınlarımız ve çocuklarımız sokakta yalnız dolaşmaya çekinir hale gelmiştir. İlimizde bazı bölgelerde sığınmacıların yoğunlaştığı gettolar oluşmuş, birkaç okulumuzda sığınmacı öğrenci sayısı, Türk öğrenci sayısını aşmış ve Arapça anonslar yapılır hale gelmiştir. Yine elimizde, toplumumuzun kabul edemeyeceği ahlak dışı olaylar yaşanmış ve bu durum kamuoyunda infiale neden olmuştur. İstenmeyen olaylar yaşanmıştır" şeklinde konuştu.

Tomarza Belediye Başkanı Osman Koç ise şunları söyledi: "Sahadan geliyoruz. Dört gündür durmaksızın çalışıyoruz. Görüyorsunuz ki, kıyafetimiz yorgun, sesimiz kısık, halimiz meydanda. Ancak bu mücadeleye devam edeceğiz. Bugün burada olmaktan, sizlerle buluşmaktan gurur duyuyorum. Ekonomik krizle, sel felaketleriyle, karla mücadeleyle, tarım işçilerimizin sorunlarıyla uğraşırken bazen yalnızca Allah’ın yardımına sığınıyoruz. Görevim boyunca “yemeden yedirmeden, kul hakkını gözeterek” halkımıza hizmet etmeye özen gösterdim. Belediyecilik, halka dokunmaktır. Geçtiğimiz günlerde Urfa’dan gelen bir tarım işçisi ailesini ziyaret ettim. Çocuklar için kömür ihtiyaçlarını karşılamak üzere yola çıkmıştık, Karın 77 santimetreyi bulduğu bir kış gününde, bir çocuğu çıplak ayakla kar üstünde yürürken gördüm. O an, yalnızca dışarıdan gelen sığınmacıların değil, ülkemizin kendi insanlarının da ne kadar zor şartlar altında yaşadığını fark ettim. Bu çocuk, 5 yaşında, çıplak ayaklıydı. Sobanın yanında buz gibi bir çadırda, yedi kardeşiyle birlikte yaşıyordu. Onların kömür ihtiyaçlarını karşıladık, ancak bu manzara hâlâ gözümün önünden gitmiyor.Bu milletin evlatları için hep birlikte daha fazla çalışmalıyız. Bayrağını seven, milletine bağlı, vatanını koruyan ve bu uğurda fikir üreten herkesin katkısına ihtiyacımız var. Biz, bu topraklarda birbirimize sahip çıkmakla yükümlüyüz."

Diğer Haberler