
Fırat ENSARİ
BİR DOKTOR BABASI OLMANIN DUYGUSALLIĞIYLA…
Güne başlayıp yaşamın akışına bıraktığımız an kendimizi, garip bir koşuşturmanın içerisinde sürüklenmeye başlarız.
Bu keşmekeşte hangi sürprizlerle karşılaşıp nelere maruz kalacağımızı bilmek de pek mümkün olmuyor, ülkem coğrafyasının her mevsimi yaşayan şamatasında.
Hepimiz birer insan evladı olarak; doğuştan mı iyi geliriz dünyaya yoksa sonradan mı?
Şartlar, sistem, toplum mu bozar bizi?
Yoksa doğuştan mı bozuktur da insan, kanun ve kurallar aracılığıyla mı denetim altına alınıp belli bir seviye de tutulur?
Suç olgusunun beyindeki yeri, işleyişi ve düşünce boyutu farklı değerlendirilmeli elbette. Lakin düşünce boyutundan uygulama boyutuna geçişi başlı başına incelenip üzerinde durulmaya değer.
Özellikle son zamanlarda sağlık çalışanlarına yapılan saldırıların yoğunluğuna baktığımızda, işleniş şekli ve saldırılmaya uygun mesleki korumasızlıkları onları saldırılmaya değer mi kılıyor, anlaşılır gibi değil.
Nitekim Niğde Devlet hastanesinde Beyin Cerrahı Uzman Doktor Burak Yürüğün bir hasta tarafından bıçaklanması,bilinenin bir tezahürü.
Artık üzücü olmayı geçip vahim boyutlara ulaşan sağlık çalışanlarının karşılaştığı şiddetinnerelere uzandığının küçük bir örneği. İki satır haber, birkaç kınama eşliğinde geçiştirilip bir daha ki farklı bir saldırıya kadar buzlukta dondurulabilir.
Saldırganın “Doktoru neden bıçakladınız” sorusuna “Bana yapay zeka yerleştirdi. Başımda onun cihazları var” şeklindeki cevabı, neyseki akıl hastası bir meczup yaptıdeyip geçmemizi daha kolaylaştırıyor.
Lakin esas soru,toplumda artık iyice ayyuka çıkan had bilmeme ve cehaletin hükmünün nasıl olup da bu kadar başı boş kalabiliyor olması.
Tüm meslekler kendi çerçevesinde, mutlaka değerli ve faydaya yönelik.
Ama bir doktor nasıl yetişiyor?
Hangi aşamalardan geçiyor?
Komple bir alan olan tıp eğitiminde bir doktorun; kaç uykusuz gecenin, kaç riskli kararın, kaç saatler süren mecalsiz ameliyatların süzgecinden süzüle süzüle, mesleki yeterliliğe ulaşıyor diye şöyle bir kendimize soruyormuyuz?
Ülkenin en zeki kategorisine giren genç insanlarının, onca sınav, beyin ve beden emeğiyle kolay yoldan zengin olmanın değil, toplumun yararına en zorlu işe talip olup başardıkları için, en azından ciddi bir saygıyı hak ettikleri olgusunu yeniden ve ciddiyetle inşa etmeliyiz.
“Eskiden doktoru zor görüyorduk, şimdi ise dövüyoruz “diye kameralara konuşan zihniyetin, bir an önce terbiye edilmesinin de genel bir anlayış oluşması açısından önemli olduğunu unutmadan…
Belki de bir doktor babası olmanın duygusallığını da taşıyarak…
Başta doktorlarımız olmak üzere tüm sağlık çalışanlarımıza…
Her daim en zorlu anlarda, ellerini taşın altına koyma iradesini sergiledikleri için.
Geçmiş olsun dileklerim eşliğinde…
Saygı ve şükranlarımı sunuyorum…