Fırat ENSARİ
ENGELLİLER GÜNÜ'NDE SAYIN ERDOĞAN’IN DÜŞÜNDÜRTTÜKLERİ
Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, ruhsal, zihinsel, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi sebebi ile toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan; korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan bireyleri, genel bağlamda engelli olarak tanımlıyoruz.
Hayatın birçok alanında var olma savaşı veren engellilerin sorunlarıyla ilgili farkındalığı artırmak, engelli insanların yaşamlarını kolaylaştıracak yenilikleri yakalayıp uygulama fırsatının oluşması açısından, 3 Aralık Dünya Engelliler gününün önemini göz ardı etmemek gerekiyor.
Nitekim ülkemizde bu konuda yapılanların gerçekliğiyle buluşmak sadece engelli kardeşlerimize yönelik bir güzellik olmanın dışında, toplumun tüm kesimini ayrı gayrı olmadan kucaklamanın devlet yüzü sevecenliği olarak karşımıza çıkıyor.
Geçmişten günümüze köklü bir milletin varisleri olarak engelli insanların canlı canlı yakıldıkları sözüm ona Avrupa Medeniyetlerinin aksine;
Darüşşifa kurumları,
Orta Sandıklarıyla Ahi Teşkilatları,
Hankâh ve Şifahanelerin olduğu vakıflarımızın engelli insanlarımıza sevgi ve şefkatle olan yaklaşımlarının yüzyıllar öncesinden günümüze, ecdat mirası şekliyle genetik kodlarımıza işlemiş olması, ayrı bir haslet.
Evde Bakım Hizmetleri, Umut Evleri gibi toplum temelli bakım hizmetlerinden faydalanan yaklaşık 547 bin insanımız,
Gündüz Bakım Evleri, Engelli Bakım Merkezlerinden hizmet alan ve birebir masrafları devlet tarafından karşılanan 30 bin 165 gibi % 94 lük kesimi kapsayan çalışma,
Şimdilik 2 ilimizde uygulanan yakın zamanda 16 ilde uygulanmaya konulacak olan otizmli bireylerin ailelerine yönelik Bireysel Sosyal Hizmet danışmanlığının yaygınlaştırılması,
Kamu kullanımına açık bina, kaldırım, yaya geçidi ve park gibi açık alanların, toplu ulaşım araçları ile bilgi iletişimsistemlerinin erişilebilir olmasının zorunlu hale getirilerek engelli insanlarımıza yaşamsal alanlarındaki kullanım kolaylıklarının sağlanması,
2002 yılında 5772 olan engelli memur sayısının Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı ile Kamuda Engelli Memur Atamalarının önünün açılması, işyerlerinde engelli personel çalıştırma zorunluluğunu getiren kota sisteminin de devreye girmesiyle şu an 71 bin gibi ciddi bir rakama ulaşan istihdamın gerçekleşmiş olması,
Evet daha değinilmesi gerekip de bu köşeye sığmayan ve bir o kadar kuru laf olmanın dışında toplumsal döngünün içerisine bire bir yerleştirilmiş ciddi bir hizmetin olduğu aşikar.
Tüm bu yapılanların bütününe baktığımız zaman Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın emeğini inkar etmek, nankörlük olur.
Lütfeden, bahşeden, üstten bakan bir tarzla değil bilakis geç kalmış hakların teslimi şeklindeki yaklaşım ise ayrı bir incelik.
İnanç, mezhep, meşrep ayırmaksızın milletimizin tüm fertleri devletimizin nazarında aynı derecede hizmete ve hürmete layıktır sözü sadece engelli vatandaşlar için değil,
Yüreği merhamet ve şefkat engelli olan, gayri insani yönümüzü de törpülemeli.
“İnsan insanın kurdudur” yerine “İnsan insanın yurdudur” diyerek insanı ve dolayısıyla devleti yaşatalım ilkesi elbette şiar edinilmeli.
Ahlaki Körlük Çağında yaşadığımız şu dönemde,
Bize ilişmeyen acıyı yok saymayıp, en azından hissederek,
Engelli insanlarımızla omuz omuza var olup, kucaklaşalım.
Her an bizlerinde birer engelli olabileceği ihtimalini de,
Asla ve asla unutmadan …