
Genç ve Akar TBMM’de siber güvenlik hakkında konuştu
Milli Savunma Komisyonu Başkan ve Ak Parti Kayseri milletvekili Hulusi Akar ve CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç TBMM Genel Kurulu'nda 'siber güvenlik' hakkında konuştu.
'Siber Güvenlik Kanun Teklifi' hakıknda konuşan komisyon başkanı Akar, "Burada ülkemizin, milletimizin birliği, bütünlüğü, devletimizin, ülkemizin bekası, vatandaşımızın, halkımızın refahı bakımından yapılması gereken ne varsa elimizden geldiğini yapıyoruz. Tabii, bunları yaparken en önemli konuların başında ülkemizin savunması ve güvenliği söz konusu. Savunma ve güvenlik dediğimiz zaman anavatan, gök vatan, mavi vatan dâhil bunların hepsiyle ilgili çalışmalarımızı yaparken diğer taraftan da bir dijital vatandan bahsedebiliriz. Dolayısıyla bu dijital vatana karşı da işlenebilecek her türlü eyleme karşı, işleme karşı savunmayı sağlamak bakımından bu siber güvenlik olmazsa olmaz hâline gelmiştir. Dünyadaki özellikle komünikasyondaki, dijital teknolojideki gelişmeleri hep beraber yakından izliyoruz. Burada çok ciddi, çok önemli hayati gelişmeler var. Bunların bir tarafı hepimiz için yararlı olmakla beraber, diğer tarafı ise bizim hayatımızı, ülkemizin güvenliğini, savunmasını ciddi şekilde tehdit etmekte; bizim için risk oluşturmakta, tehlike oluşturmakta. Buna karşı da tedbir almamız, gerçekten, hepimizin anladığı ve gördüğü gibi bir gerekliliktir. Bu konuda büyük bir memnuniyetle müşahede etmekteyiz ki burada bütün arkadaşlarımız tarafından böyle bir ihtiyacının olduğu konusunda mutabakat tam olarak sağlanmış vaziyette. Bunun nasılı konusunda tartışmalar söz konusu. Bunu da en iyi şekilde yapmak için azimliyiz, kararlıyız; bundan hiçbir şüpheniz olmasın, buna güvenin. Yani burada biz Komisyon çalışmaları sırasında, Komisyon öncesinde, Komisyonun dışında, ikili görüşmeler sırasında arkadaşlarımızın görüşlerini dinledik ve buna çok önem verdik, ağırlık verdik ve bu şekliyle, bu yasa teklifinin en yararlı şekilde, hiçbir -art niyet demeyelim,-farklı bir düşünce olmaksızın, tamamen ülkemizin hak ve menfaatleri noktainazarından neler olabileceği konusunda elimizden gelen her türlü gayreti gösterdik, bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz. Burada herhangi bir muğlaklık olmaması için hâlâ şu anda dahi çalışmalar sürüyor. Her şeyin somut olması lazım geldiği konusunda hemfikiriz, temelde, esasta mutabıkız. Bu somutlar neler olabilir? Bunun araştırmasını, bunun görüşmelerini, bunun karşılıklı tartışmalarını yaptık, yapıyoruz; görüş alışverişinde bulunduk, bulunmaya devam ediyoruz. " dedi.
Aynı teklif hakkında konuşan CHP'li GEnç ise şunları kaydetti; "Öncelikle şunu açıkça ifade etmek isterim ki biz bu teklifin genel amacı olan siber güvenliği sağlama ihtiyacına karşı değiliz. Ülkemizin dijital dünyadaki gücünü artırmak ve millî güvenliğini korumak elbette önemlidir. Ancak bunu yaparken bireysel hak ve özgürlükleri feda eden, keyfî yetkiler dağıtan ve denetim mekanizmalarını ortadan kaldıran bir anlayışa karşı çıkıyoruz. "Güvenlik" adı altında bireylerin özel hayatının korunması ilkesini yok sayan ve hukukun üstünlüğünü tehdit eden bir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değil. Bu kanunun gerekçesi, Türkiye'nin siber tehditlere karşı daha dirençli hâle getirilmesi olarak sunulmaktadır. Ancak şunu açıkça ifade etmek gerekir ki: Gerçek güvenlik baskıyla değil, hukukla sağlanır. Bu yasa teklifi, ülkemizi siber güvenlik konusunda daha dirençli hâle getirmek yerine, merkeziyetçi bir denetim mekanizması kurarak yürütme organına sınırsız yetkiler vermektedir. Eğer bir ülkede güvenlik gerekçesiyle özgürlükler askıya alınıyorsa orada güvenlik değil otoriterleşme vardır. Bu teklif, kapsamı itibarıyla kamu kurumlarından özel sektöre, bireylerden uluslararası teknoloji şirketlerine kadar geniş bir yelpazeye müdahale yetkisi tanımaktadır. Ancak bu yetkiler hangi denetim mekanizmasına tabi olacak, hangi koşullarda sınırlandırılacak ve kötüye kullanım nasıl önlenecek, işte, burada ciddi belirsizlikler ve hukuki sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bir hukuk devletinde yetkiler öngörülebilir ve hesap verebilir olmalıdır. Ancak bu teklif, Siber Güvenlik Başkanlığını geniş bir denetim yetkisiyle donatırken Başkanlığın faaliyetlerini sınırlandıran, denetleyen veya hesap sorulmasını sağlayan herhangi bir mekanizma sunmamaktadır. Özellikle, kritik altyapılar ve siber tehditler konusundaki tanımlar muğlak bırakılmıştır. Hangi bilişim sistemlerinin kritik altyapı sayılacağı tamamen yürütme organının takdirine kalmıştır. Eğer bir şirketin bilişim sisteminin kritik altyapı olup olmadığına idare karar veriyorsa bu sistemin denetimi nasıl sağlanacaktır? Bu yetkinin keyfî bir şekilde kullanılmayacağını kim garanti edebilir? Bu kadar kapsamlı bir yasa teklifinin etki analizinin yapılmamış olması yasama sürecinin ciddiyetine gölge düşürmektedir. Bir düzenlemenin toplumsal, hukuki ve yönetsel etkileri değerlendirilmeden yasalaştırılması ileride ciddi sorunlara da yol açacaktır. Kanunun uygulanmasının devlet kurumları arasındaki yetki dağılımına, bireylerin temel haklarına ve hukuk sistemine nasıl yansıyacağına dair hiçbir somut değerlendirme yapılmamıştır. Yasaların öngörülebilir olması gerekir ancak bu teklifin hangi sonuçları doğuracağına dair hiçbir analiz bizlere sunulmamıştır. Bu teklifin getirdiği bir başka önemli risk ise bireylerin mahremiyetine ve ifade özgürlüğü yönelik tehditlerdir. Eğer Siber Güvenlik Başkanlığına mahkeme kararı olmadan kişisel verileri izleme ve internet üzerindeki içerikleri siber tehdit olarak değerlendirme yetkisi verilirse bu yetkilerin nasıl denetleneceği ne yazık ki belirsizdir. Bugün, "siber tehdit" kavramının nasıl tanımlandığı belli değilken yarın Hükûmeti eleştiren herhangi bir içerik veya kamuoyunda tartışma yaratan bir haber de siber tehdit kapsamına alınabilir. Son dönemde teğmenlerimizin hukuksuzca ihraç edilmesi devletin güvenlik politikalarının hukukun üstünlüğüne mi yoksa keyfî uygulamalara mı dayanacağını gösteren en net örneklerden biridir. Bu ihraçlar sadece bireysel mağduriyetler değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerlerine, ordunun ruhuna ve Atatürkçü düşünceye yapılmış açık bir saldırıdır. (CHP sıralarından alkışlar) Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde "Mustafa Kemal'in askerleriyiz." diyerek yemin eden 5 teğmenimizin disiplinsizlik bahanesiyle ihraç edilmesi Türk Silahlı Kuvvetlerinin karakterine yönelik bir müdahaledir. Atatürk'ün kurduğu orduda Atatürk'ün adını anmanın suç sayılması hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bir çarpıklıktır. (CHP sıralarından alkışlar) Bu olay, devletin yetki kullanımında hukuki güvenceyi ne kadar göz ardı edebildiğini, hukukun yerine keyfiyetin geçebildiğini gösteren bir kırılma noktasıdır. Bugün hukukun üstünlüğünü koruyamazsak disiplin bahanesiyle subayları tasfiye eden anlayış yarın siber güvenlik bahanesiyle gazetecileri, akademisyenleri, muhalifleri susturabilir. Bu, sadece 5 teğmenin değil bütün bir neslin, Türk gençliğinin, değerlerine sahip çıkma hakkının gasbedilmesidir. Eğer bugün subaylar ordudan atılıyorsa yarın Siber Güvenlik Başkanlığının denetimsiz yetkileriyle muhalif gazeteciler, akademisyenler, iş insanları ve vatandaşlar dijital bir disiplin mekanizmasına tabi tutulabilir. Güvenlik kisvesi altında hukuksuz fişlemelerin, baskıların ve cezalandırmaların önü açılabilir. Bizler siber güvenliğin güçlü olmasını istiyoruz ancak bu bahaneyle hukuk devletinin temellerini sarsacak yetkilerin dağıtılmasına da karşı çıkıyoruz. Eğer devlet gerçekten güvenliğini sağlamak istiyorsa önce kendi kurumlarındaki hukuksuzlukları ortadan kaldırmalıdır. Önce ifade özgürlüğü cezalandıran yargı kararlarını ortadan kaldırmalıyız çünkü hukuku yok sayarak kurulan bir güvenlik düzeni güvenlik üretmez, sadece ve sadece baskıyı artırır. Değerli milletvekilleri, bugün burada yalnızca bir yasa teklifini görüşmüyoruz, devletin hukuka mı yoksa keyfiyete mi dayanacağını da tartışıyoruz. Teğmenlerimizin hukuksuzca ihraç edilmesine karşı olduğumuz gibi Siber Güvenlik Başkanlığına verilen denetimsiz yetkilere de aynı gerekçeyle karşıyız. Eğer gerçekten millî güvenliği sağlamak istiyorsak önce hukuki güvenliği sağlamalıyız. Özetle, bu teklif, teknik olarak yetersiz, hukuki güvence açısından eksik ve demokratik denetim mekanizmalarından yoksun bir düzenlemedir. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye'nin siber güvenlik konusunda daha güçlü hâle gelmesini elbette istiyoruz. Ancak bunu yaparken uluslararası normlara uygun, birey haklarını koruyan ve Meclis tarafından denetlenen bir modelin hayata geçirilmesi gerektiğine de inanıyoruz. Eğer gerçekten güçlü bir siber güvenlik altyapısı oluşturulmak isteniyorsa kamu kurumlarının veri güvenliği açıkları kapatılmalı, Türkiye'nin yerli teknolojilere yatırım yapması sağlanmalıdır. Bunlar yapılmadan sadece yetki genişleterek ne yazık ki güvenlik sağlanmaz. Güçlü siber güvenlik güçlü hukukla olur. Bizim önerimiz net: Siber Güvenlik Başkanlığının yetkileri Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kontrol edilmelidir. Demokratik bir hukuk devletinde, yürütme organına verilen geniş yetkilerin yasama organı tarafından denetlenmesi şarttır. Bu denetimi sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalı ve Başkanlığın faaliyetleri şeffaf bir şekilde takip edilmelidir. Mahremiyet hakkını ihlal edecek geniş yetkiler sınırlandırılmalı ve bireylerin özel hayatı korunmalıdır. Kişisel verilerin korunması anayasal bir haktır. Mahkemeye dayanmayan keyfî veri, erişim yetkileri ne yazık ki kabul edilemez. Veri güvenliği ve kamu şeffaflığı arttırılmalı vatandaşların devlet eliyle fişlenmesinin önü açılmamalıdır. Devletin veri güvenliği sağlamakla yükümlü olduğu düşünüldüğünde öncelikle kamu kurumlarının kendi açıklarını kapatması gerekmektedir. Devlet vatandaşını korumalı, vatandaşına karşı asla bir gözetim mekanizması kurmamalıdır. Eğer bu düzenlemeler yapılmazsa bu yasa siber güvenlik değil ne yazık ki dijital kontrol yasasına dönüşecektir. Son olarak, tekrar vurgulamak istiyorum, biz ülkemizin bu konuda güçlendirilmesini destekliyoruz ancak Başkanlığa verilen sınırsız yetkilere, keyfî denetim mekanizmalarına ve hukuki belirsizliklere karşıyız. Eğer bu yasa vatandaşların haklarını gözeterek Meclisin etkin denetimi altında olacak şekilde düzenlenirse elbette destekleyeceğiz ancak bu hâliyle kabul edilebilir bir düzenleme değil, bireysel hakları tehdit eden bir yasadan ibarettir. Sözlerimin sonuna gelirken, son günlerde yaşanan gelişmeler, iktidarın eleştiren, sorgulayan, muhalif olan yani kısaca kendinden olmayan herkesi susturma çabalarının geldiği noktayı açıkça gözler önüne sermektedir. Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler'in tutuklanması bir süredir belediye başkanlarımıza yönelik başlatılan sistematik operasyonların yeni bir halkasıdır. Milletin iradesiyle seçilmiş belediye başkanları hukuk dışı operasyonlarla, siyasi kumpaslarla itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Bir yandan yargının bağımsız olmadığı bir sistem yaratılıyor, diğer yandan muhalefeti sindirmek için mahkemeler birer siyasi araç olarak kullanılıyor. Seçim sandığında kaybedenler farklı yollarla milletin iradesine darbe yapmaya çalışıyor ancak buradan açıkça söylüyorum, Türkiye'yi bu antidemokratik kuşatmadan kurtaracak olan milletin ta kendisidir, hodri meydan! Sandığı getirin, milletin tercihine güvenelim, Türkiye'nin geleceğini, yargı sopasıyla, kumpaslarla, hukuksuzluklarla değil milletin iradesiyle belirleyelim."
Yazarlar
- 01SADIK YAKUT'A YENİ GÖREV!
- 02KAYSERİ’DE SWİNGER(eş değiştirme) OPERASYONU
- 03ORUÇ TUTAMAYAN NE KADAR FİDYE VERECEK?
- 04Cumhuriyet Meydanı'nda Suriyeli Gerilimi
- 05Nöbetçi noter geliyor
- 06Ünlü iş adamı öldürüldü
- 07YENİ PARTİ İÇİN BAĞDA TOPLANTI !
- 08BOYDAK HOLDİNGİN 3 ŞİRKETİ HALKA ARZ
- 09Kayseri Büyükşehir Belediyesinin yeni meclisindeki üye dağılımı belirlendi
- 10Kayseri'de iğrenç olay; 14 yaşındaki kıza cinsel istismardan 2 tutuklama
- 11PINARBAŞI'NA DEV TESİS YAPILACAK
- 12Gün olur, asra bedel...
- 13Mahalleli Suriyelilere karşı sokağa döküldü
- 14Son dakika... Cumhur İttifakı belediye meclis üye adayları belli oldu
- 15Millet İttifakının Büyükşehir adayı Dursun Ataş oldu
- 01CHP Genel Başkanı Özel, Ak Partili Akar’a tazminat ödeyecek
- 0210 yıl önceki trafik kazasının davasında sanık suçlamayı kabul etmedi
- 03İmamoğlu’nun Kayseri ziyaretinin detayları belli oldu
- 04Kayseri'de haftanın semt pazarı fiyatları
- 05Kocasinan Belediyesi Spor Kulübü Masa Tenisi Takımı bir kez daha şampiyon oldu
- 06Benzine bir büyük indirim daha
- 07“Tarım ve hayvancılığın güçlendirilmesi hükümetin başlıca amaçlarından biridir”
- 08Halaçoğlu'nun partisinden Binali Yıldırım'a suç duyurusu
- 09Sinop'ta heyelan! 3 ev yıkıldı, yaralılar var
- 10Genç ve Akar TBMM’de siber güvenlik hakkında konuştu
- 11Vatandaşları 132 bin lira dolandıran 5 kişi yakalandı
- 12Kayseri’de Roma ve Bizans dönemine ait 2 adet heykel ele geçirildi
- 13Çolakbayrakdar çifti iftarını şehit ailesiyle açtı
- 14Dokuzuncu kattan düşen genç, hayatını kaybetti
- 15Ekrem İmamoğlu Kayseri'ye geliyor