Hilal SÖNMEZ

EĞİTİM ÜZERİNE BİR HİKÂYE “OLİMPOS...”

Önce bir hikâye ile başlayalım. Hikâyemizin adı “Olimpos...”

Sefalet içinde değil belki ama zor geçinen bir aile yaşarmış Osmanlı döneminde Selanik’te.Ailenin geçim kaynağını sağlayan adam, bir dönem devlet memurluğu yaparken, sonralarda kereste ticareti yapmaya başlamış. O dönem Olimpos Ormanları içinden yapılan kereste ticaretinde eşkıyalar göz açtırmazmış tüccarlara. Gel zaman git zaman, bu eşkıyalar evinin geçimini zar zor sağlamaya çalışan bu adama, musallat olmuşlar. Hatta öyle ki adamı canıyla bile tehdit eder olmuşlar. Kendini kanunlarla korumak isteyen adam, eşkıyaya teslim olmamak için vilayette asayiş işlerine bakan paşaya başvurmuş. Paşanın cevabı ise “En iyisi sen bu kereste işini bırak” olmuş. Adam yalvar yakar yardım istemeye devam edince de, paşa, Olimpos Ormanları’nı yaktırmaya karar vermiş. Böylece hem kerestecilik hem de eşkıya ortadan kalkacağı için mesele kökünden halledilmiş olacak ya hani..

.

Ailesinin geçimini türlü yollarla sağlamaya çalışan adam daha sonra başka bir ticaret işine daha girişir. Fakat bu işte de muvaffak olamayınca, ailesine gerektiği gibi bakamamanın ağırlığı ile kendisini içkiye verir. Peşi sıra gelen hastalık sonucu da hayatını kaybeder...

...

Hikâyenin tamamını anlatan Aydemir, şöyle bahseder bu adamın kişiliğini anlatırken,“güzel hayalleri olan, özellikle eşine sevgi ile bağlı olan, ancak hayallerini gerçeğe dönüştürme konusunda sıkıntılar yaşayan bir adamdır. Mücadeleci olmaktan risk almaktan çok, emin adımlarla hareket etmeye çalışan memur zihniyetinde bir adam.”

...

Lakin asıl hikâye bu adam öldükten sonra başlıyor...

Çünkü adamın ölmeden önce yaptığı belki de en güzel iş oğlu Mustafa’yı, o dönemin şartlarında modern eğitim veren bir mektebe yazdırması oluyor. Ki hikâyenin bundan sonra ki kahramanı Mustafa, sadece evine ekmek götürmeye çalışan ve güzel hayalleri olan bir adamın oğlu olarak; Türk milletinin makûs tarihini değiştiriyor.

Benim Olimpos adını vererek öz bir şekilde aktarmaya çalıştığım hikâye, aslında Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam kitabının ilk cildinde Atatürk’ün doğumu ve çocukluğunun anlatıldığının bölümde ayrıntılı bir şekilde okuyucuya sunuluyor. Atatürk’ü daha iyi anlamak isteyenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap. Benim burada kısaca hikâyeleştirdiğim konuyu Aydemir’in uzun uzadıya işlemesinin sebebi ise eğitim üzerinde ve Atatürk’ün gelişiminde okulun rolü üzerinde önemle durmasından kaynaklanıyor.

Elbette Mustafa Kemal’i Atatürk yapan pek çok farklı etken oldu. Ve en önemlisi kader Türk Milleti’nden yanaydı. Ancak, şartlar ne olursa olsun eğitimin insan hayatındaki önemini ve gençler için gelecekte iyi bir yaşam standardı yakalamasının belki de tek yolu olduğunu yadsıyamayız. Elbette okul dışında pek çok sosyo-kültürel etken bireylerin gelişiminde rol oynuyor. Ancak iyi bir eğitim, gençlerin öncelikle karakter olarak bağımsız ve kendini keşfetmiş bireyler olarak yetişmelerini sağlamalı, daha sonrada mesleki anlamda kendilerini geliştirerek maddi anlamda iyi bir yaşam koşulu sunmalı.

Bugünlerde epeyce gündemimizde yer aldı lise ve üniversite tercihleri. Hangi mesleklerin gelecek vadettiğini, üniversite tercihlerinde dikkate alınması gerekenleri, meslek liselerinin misyonunu sıkça tartıştı eğitim uzmanları. Ancak tartışılan konular kısa vadeli çözümleri barındırıyor. Bizim ise Türk Eğitim Sistemi’ni köklendirmemiz, yaptığı iş ne olursa olsun önemli riskler alabilecek ve yaptığı işi bir adım öteye taşıyabilecek bireyler yetiştirecek bir eğitim sistemine ihtiyacımız var.

Türkiye’nin bugün siyasal, sosyal ve ekonomik anlamda önemli yapısal reformlara ihtiyacı var. Daha da önemlisi bu yapısal reformları hayata geçirecek, yerli ve milli bir duruş sergileyerek Türk milletinin makûs tarihini bir kez daha değiştirecek insan kaynağına ihtiyacı var. Bu yıl liseye ve üniversiteye başlayacak öğrencilere başarılar diliyorum. Olimpos Ormanlarını yakın diyecek paşalar bitmeyecek. Dileyelim, bu paşalara karşı çıkabilme gücüne sahip olacak yeni nesiller de yetişsin.

Diğer Makaleler