ZİNCİDERE MANASTIRI KİTAP OLDU

İZDÜŞÜ Derneği tarafından Kayseri'nin Talas ilçesi  Zincidere mahallesinde bulunan manastırın Karamanlıca  olarak 1898 yılında yazılan kitap Türkçe'ye çevrilerek, yeniden basıldı

.Kitaba göre Kayseri, milattan sonra 4’üncü yüzyılda Roma İmparatorlarının eğitim aldığı bir ilim şehirdi. Öyle ki, yönetici adayları Atina’ya gitmeden önce retorik ve felsefe eğitimlerini Kayseri’deki okullardan alırlardı. Örneğin, Roma İmparatorları Gallos ve Iulianos retorik ve felsefe eğitimlerini Kayseri’de almışlardı. Gazeteciler Cemiyetinde yapılan  kitabın tanıtım toplantısında dernek yöneticileri şu bilğileri verdi :

 

''Elinizdeki kitap İZDÜŞÜ Anadolu Belge ve Kültürel Çalışmalar Derneği’nin ilk basılı eseridir. Dernek Başkan Yardımcımız Zahit Cündübeyoğlu’nun, Zincidere hapishanesi ile ilgili çalışması esnasında ulaştığımız ‘Zincidere karyesinde bulunan Loannis Prodromos Monastırı yahud Flavianon’ adlı kitap, 1898 yılında Karamanlıca alfabe ile basılmıştır. Karamanlıca, Anadolu’da yaşayan Ortodoksların kullandığı bir alfabedir. Kimi kaynaklara göre bu alfabeyi kullanan halk Rum asıllı, kimi kaynaklara göre ise Türk asıllıdır. Karamanlıca alfabeden biraz daha söz etmek gerekirse; nasıl ki Osmanlıca’da Arapça alfabe kullanılıp Türkçe yazıldı ise, Karamanlıca’da da Grek alfabesiyle Türkçe yazılmıştır. Dolayısıyla elinizde bulunan ve çalışmaları 3 yıl süren eseri çevirmek için önce bu alfabeyi öğrendiğimiz bir süreci geride bıraktık. Alfabenin temel eğitimini Saygıdeğer Hocamız Mehmet Bilgehan’dan aldık, ardından bazı forumlar üzerinden alfabeye dair okumalarımızı geliştirdik. Daha sonraDernek Başkanı olarak ben, Başkan Yardımcımız Zahit Cündübeyoğlu ve Sayman’ımız Yasin Temizelile birlikte kitabıtercüme ettik. Aslı İstanbul Yunanistan Başkonsolosluğundaki Şişmanoğlu Kütüphanesinde bulunan eserin tercüme faaliyeti, Avrupa Birliği Sivil Düşün Fonu tarafından desteklendi ve kitap haline gelebildi. Katkılarından dolayı Sivil Düşün Fonu’na da teşekkür ediyoruz.Elinizdeki eser her ne kadar 1898 yılında basılmış olsa da, Kayseri ve çevresine öncelik verilmek üzere, milattan önceden itibaren Anadolu’nun, dinî, ekonomik, politik, eğitim, kültürel ve gündelik yaşamına dair önemli bilgiler içermektedir. Söz konusu bilgiler, araştırmacılara kaynaklık edecek niteliktedir.

Bu kitabın neden kaleme alındığına gelecek olursak; kitapta yazanlardan anlaşıldığı üzere, Rum manastırlarındaki eğitmenler;buralarda eğitim gören öğrenciler, öğrencilerin geldikleri yerler ve manastırın kurulduğu bölgeye dair bilgilerin yer aldığı yazılı kayıtlar tutuyorlar imiş. Ancak, Zincidere Manastırında, Kudüs’ü Şerif derecesinde görülmesine rağmen (ki bu bilgi doğrudan kitabın Mukaddeme kısmında geçmektedir) herhangi bir yazılı kaynak bulunmaması, dönemin Rum Diasporasını harekete geçirmiştir. Zincidere Manastırındaki hocalara bu görev verilmiş, ancak hocaların bu işin altından kalkamamasından dolayı, Rumların çıkardığı İstanbul’daki Anatoli gazetesinin başyazarı Loannis Kalfoğlus bu iş için görevlendirilmiştir. Kalfoğlus, daha başka kitapları da bulunan bir gazeteci olarak, Zincidere Manastırına gelmiş, daha sonra tüm Anadolu’yu dolaşarak, rivayetler ve yazılı kaynaklara bağlı kalmak suretiyle (ki, doğru bir tarih yazımı sözlü ve yazılı kaynaklar üzerinden yapılır) 5 ciltlik söz konusu kitabı yazmıştır. Kitapta ayrıntıları ile; kasabalara, köylere kadar nüfus bilgileri, ibadethanelere dair bilgiler, bunların kuruluşlarına dair rivayet ve yazılı belgelerden elde edilenler, ibadethanelerin kuruluşunda yapılan masraf ve bağışlar, Anadolu’daki şehirlerin ekonomik özellikleri, tarım faaliyetleri, eğitim oranları, gündelik yaşantılarına dair bilgiler yer almaktadır. Bu bilgilerden birkaç örnek vermek gerekirse;

Kitaba göre Kayseri, milattan sonra 4’üncü yüzyılda Roma İmparatorlarının eğitim aldığı bir ilim şehri idi. Öyle ki, yönetici adayları Atina’ya gitmeden önce retorik ve felsefe eğitimlerini Kayseri’deki okullardan alırlar idi. Örneğin, Roma İmparatorları Gallos ve Iulianos retorik ve felsefe eğitimlerini Kayseri’de almış idi. Söz konusu bölüm sayfa 378’de şöyle ifade edilir:

“Kayseri şehrinin min-el-kadim kâffeifünun ve ulûmdeAnatol dahilinde bulunan bil-cümle şehirlerden faik olduğu tarihdenmüsbettir. Kayseri’deki mektepde bir gencin cahil ad olunamayacak derecede dersler tarif olunduğundan çokları Atina’ya gitmezden evvel orada tahsili ilm ederler imiş. Meşhur müverrih Diodoros, 7’inci Ariaratis zamanında Kappadokia’nın alimler oymağı olduğunu ikrar ediyor. MegasKonstantinos zamanında ilmi kelam retoriki ve filozofia mektebi var idi ki, yeğenleri Iulianos (badehûStampol imparatoru olan) ve Gallos mezkûr mektepde tahsil etmişler.”

Dolayısıyla, bugün şehrin yöneticilerinin sıkça zikrettiği; “Kayseri alimler şehridir” cümlesinin tarihi, Selçuklu’dan da geriye, Roma İmparatorluğuna yani 2000 yıl öncesine kadar uzanmaktadır.Kitapta ayrıca yer isimlerinin nereden geldiğine dair bilgiler de yer almaktadır. Bu konuyla ilgili olarak çok sayıda örnek bulunmasına rağmen, biz ikisini sizlerle paylaşacağız. İlki kitabın yazıldığı Zincidere adı, ikincisi ise Ermeniler tarafından propaganda aracı haline getirilen Erzurum’un adına dair;Zincidere adının nereden geldiğiyle ilgili olarak kitapta şu bilgilere yer verilmiştir.“Bir rivayete göre karyenin şimdiki mahalinde yani ag. Ilias tepesinin eteğindeki derede bir (Arap) zenci beydûdet edip, hayli seneler orada yaşamış ve vefatında o mahal Zencidere (Yani Arabın deresi) tevsim olunmuştur. Diğer bir rivayete göre de, zamanı atikada buraya tavattun eden Ortodoksoslar bir saat baid mesafede olan Beleme deresinden gelmiş olup, bunlar AgiosZaharias nam mahalde olan Ortodoksoslar ile yer altından zincir ile, akolitia ve lituryanın vakti saatlerinin tahsis ve birbirlerine bir mesele için ihbaratda bulunmak istediklerinde zincir sallarlar imiş, bu halde iş bu zincir lûgatından Zincirli Dere ve lûgatınistimalarındatebdilatvukû ile Zincidere kalmıştır. Bunların hangisinin karini hakikat olduğu tayin olunamaz ise de, bazı resmî evrakta Zincir-dere tesmiye olunduğu, ikinci rivayeti teyid eder gibi görünüyor.”

Erzurum adının tarihine gelecek olursak. Bazı Ermeni kaynaklarında, Erzurum’un adının ‘Garin’ olduğu ancak 1915’deki Tehcir Kanunu’ndan sonra, Erzurum olarak Türkleştirildiği iddia ediliyor. Ancak Tehcir Kanunu’ndan önce basılan ve geçmiş dönemi anlatan kitaba göre Erzurum’un adının çok eskiden de Arzı Rum ve Erzurum olarak kullanıldığı anlaşılıyor. Söz konusu bilgiler şu şekilde:

“Evvelisi Teodosiopolisisimlenir iken badehû Arzı Rum (Erzurum) ismini almışdır. Mevkisi güzel ise de, havası ve iklimi soğuk olduğundan meyvedar ağaçlar ve bağlar meydana gelmiyor. Nüfusun kesreti azimesini İslâmlar teşkil edip, 80 bin nüfusdan ancak birkaç yüzü Rum’dur ve mitropolitleri Antakya Patrikhanesine tabidir. Çarşı ve pazarları, cami ve epey mirileri oldukça nazarrûba olduğu gibi İran ile memaliki şahane arasında ticaret merkezi ad olunmaktadır.”

Kitabın orijinali beş cilt ve 610 sayfa. Biz birleşik baskı yaptık. Dolayısıyla bu hacimde bir kitapta verilecek çok sayıda örnek var ancak hepsine burada değinmek mümkün değil. O nedenle kitabı sizlere takdim ettik. İZDÜŞÜ Anadolu Belge ve Kültürel Çalışmalar Derneği olarak da ‘iyi okumalar’ diliyoruz.''

Diğer Haberler