“İktidarın açıklamaları, antidemokratik ve otoriter bir bakış açısının yansımasıdır”

Kayseri Barosu Başkanı Cavit Dursun yaptığı açıklamada "İktidarın Baroları ve bir kısım meslek örgütlerini hedef alan açıklamaları, antidemokratik ve otoriter bir bakış açısının yansımasıdır." dedi.

Barolar ve bazı meslek örgütleri için yeni seçim sisteminin kamuoyunda tartışılması üzerine bir açıklamada bulunan Kayseri Barosu Başkanı Cavit Dursun "Kendisi dışında hiçbir görüş ve anlayışa tahammülü olmayan, kendi fikirlerini anayasadan ve hukuktan üstün gören bir anlayışın demokrasiyle ve hukukla bağdaşması mümkün değildir. İktidar ve bir kısım çevreler, baskı ve zor yoluyla sindiremediği ve ele geçiremediği Baroları “yasal düzenleme” yoluyla işlevsizleştirmek, bölmek, parçalamak ve kontrol etmek istemektedir. Yaşamak için milletçe evlerde kaldığımız bu süreçte; bugüne kadar yürütülen politikalarla hukuki ve ekonomik kaosa sürüklenen meslek grubumuzun, pandemi süreci ile iyice artan sorunlarına çözüm beklerken, Yargı reformu strateji belgesindeki hukuk eğitimi, fakülte sayısı, kontenjan vb. meslekî ve hukuki konuların hayata geçirilmesini beklerken ; baroları bölme, parçalama ve sindirme projesi olan, uzun yıllardır düzenli aralıklarla olduğu gibi, yine tozlu raflardan çıkarılan ve bir tehdit olarak gündeme getirilen çalışmalar, tekraren ortaya çıkartılmıştır. Tehdit konusu olan her şey özünde bir cezalandırmadır ve baroların seçim sistemlerinin değiştirilmesi adı altında işlevsizleştirilmesi, öncelikle halkımızın ve avukatların yalnızlaştırılması, devamında ise ülke üzerinde yaşayan her bireyin açıkça cezalandırılmasıdır." ifadelerini kullandı.

"İktidarın Baroları ve bir kısım meslek örgütlerini hedef alan açıklamalarının antidemokratik ve otoriter bir bakış açısının yansımasıdır." diyen Dursun, "Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Baroların ve bir kısım meslek örgütlerinin seçim sistemlerinde değişiklik yapılacağına ilişkin beyanatları üzerine, bir müddetten beridir, bir kısım basın, yayın ve medya organlarınca ve bir kısım iktidar yetkililerince; Barolara üyeliğin zorunlu olmaktan çıkarılacağı, her ilde birden fazla çoklu paralel Baronun kurulmasına izin verileceği, Baro seçimlerinde nisbi temsil adı altında, her türlü kutuplaşmaya ve siyasi kamplaşmaya yönelik, sistemlerin uygulanacağına, TBB delegeliği ve seçim sisteminin değiştirileceğine, Avukatlık mesleğinin ifa ediliş şekline, staj serbestisine ve Avukatlık engellerine yönelik, yüzlerce farklı açıklama, paylaşım ve menfi haberler yapılmaktadır. Anayasamızda açıkça yazılı olduğu üzere;Türkiye Cumhuriyeti Devleti,laik,  demokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğu gibi, aynı zamanda üniter bir devlettir. Güçlü bir demokrasiye sahip olmanın ilk şartı, tüm dünyada da kabul edildiği üzere, hukuk devleti ilkesinin, bağımsız yargının ve güçlü savunmanın, tüm kurumları ile işler halde olmasından geçer. Hukuk devleti; ancak bağımsız ve tarafsız bir yargı erkinin varlığı ile, yargı ve adalette ancak bağımsız savunma, nitelikli avukat ve güçlü Barolarla hayat bulur." açıklamasında bulundu.

Kayseri Barosu'nun kentine en kanlı terör saldırısı olan 17 Aralık komando durağı terör saldırısında şehit ve gazi ailelerinin yanında olarak onların hakkını savunduğunu hatırlatan Başkan Dursun "Devletimizin güçlü olmasını, birlik ve beraberliği, milli ve inancımıza ilişkin tüm değerleri, evrensel, hukuki ve insanı değerlerle birlikte harmanlayarak, hep birlikte savunduk. Baroların parçalanması, hukuk devletinin yok edilmesi ve ülkemizde insan onurunun güvencesi olan tüm kalelerin ve inancın yıkılması demektir. Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olmadığının, Türkiye’de insan haklarının, savunma hakkının ve adil yargılama yapılan bir ülke olmadığının, resmi olarak ilanı olacağından, Türkiye’yi dikta ile yönetilen, geri kalmış bir 3. dünya ülkesi algısına sokacağından, ülkemizi uluslar arası hükümler, sözleşmeler ve korumanın dışında bırakacak ve Türkiye'yi müdahale edilebilir bir ülke statüsüne sokacağından, bunların yapılması halinde, Türkiye karşıtı tüm terör örgütleri ve yabancı devletler tarafından bu durumlar kullanılacak, bundan devletimiz, milletimiz ve insanlarımız büyük zararlar görecektir. Özellikle belirtmek isteriz ki, bütün bu hususlar tamamen bir FETÖ ve karanlık istihbarat örgütlerinin küresel projesi olup; isteyenler, geçmişte zaman zaman ortaya çıkarılan taslak, tasarı adı altındaki metinlere, 2013 tarihli sözde HSYK evrak ve çalışmalarına, 2009 tarihli DDK raporuna, 2004, 2007, 2009, 2011, 2013 ve en son 2018 Şubat ayında yaşananlara, bunların arka planına, bunları hazırlayan ve savunan kişi ve kurumlara bakabilirler. Bugün yaşadığımız sürecin tek farkı, geçmişte tüm bu değişiklik düşünceleri "TBB ve Barolar" olarak gündeme getirilirken, bu defa sadece "Barolar" olarak gündeme getirilmiş olmasıdır." şeklinde konuştu.

Baro Başkanı Cavit Dursun "19 Mayıs ve 1 Haziran bildirilerimizde ortaya koyduğumuz kararlılık içerisinde, meslektaşlarımıza ve halkımıza verdiğimiz sözün arkasında durarak, demokratik hak kullanımı çerçevesinde, hukuki eylemlilik sürecini başlatıyoruz. Bu süreçte bir kez daha, tüm yetkilileri sağduyuya, anayasaya, evrensel ve milli hukuki değerlere ve aklı selime tekraren davet ediyoruz. Baroların ve Avukatların en çatı örgütlü gücü olması gereken, Baroların Birliği olması gereken TBB Başkanlığını da, aynı 2018 Şubat sürecinde olduğu gibi, tam bir kararlılık, güven, inanç, samimiyet ve eylem birliği içerisinde, kanuni ve fiili görevlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmeye davet ediyor; Baroların, Avukatların, Savunmanın, Halkın ve Hakkın yanında olmasını talep ediyoruz." diyerek sözlerini noktaladı.

Diğer Haberler