KAYSERİSPOR BATARSA ?-Kadir DAYIOĞLU yazıyor

• 24 Aralik 2019
• Özel Haber

KAYSERİSPOR BATARSA…

Oktay Ensari dostumuz, dijital gazetesinde (KayseriTelgraf.com) Kayserispor’un içinde bulunduğu durum için ilginç tespitler yapmış. Kayserispor Başkanı Berna Gözbaşı için; “…şunun şurasında kalan 2 maç sonra devre arasında görevi bırakabileceği konuşuluyor”, demiş. Ensari’nin antenleri açık olduğundan; bilgileri sağlam kaynaklara dayandığından bu tespiti yabana atmayın.

***

Evet… 1972’lerde, dört yıla yakın görev yaptığımız Kayserispor’da, devam için hiçbir engelin olmadığı bir noktada, rahmetli Zeki Özbakkal ile birlikte bir daha görev almamaya karar verdik.

Sadece Zeki Abi, Başkan Hüsamettin Çetinbulut’un, ricası üzerine, bir dönem daha görev aldı, daha sonraki yıllarda. Zira, Özbakkal, son derecede güvenilir adamdı, arkadaşı Çetinbulut da bunu iyi biliyordu. Zira Başkan, şemsiyesi altına almıştı Kulübü…

***

Doksanlarda, oğlum, koyu “Çarşılı” Mustafa’nın ısrarı üzerine,Beşiktaş’a 2-0 yenildiğimiz maç dışında, Kayserispor maçlarına gitmedim.

***

Bakınız; üçü de merhum Şaban Cenkçiler, Zafer Özden ve Erdal Yeğenağa dönemlerinde görev aldım yönetim kurulunda… O günkü Kayseri baronlarına rağmen yönetmenin ne denli zor olduğunu gördüm… Onların maddi ambargolarına dayanmak fermana mahsustu… Hele hele Kazancılar’da kaynatılan cadı kazanına dayanmak mümkün değildi. Her futbolcunun kulis yaptığı bir dükkan vardı.

Kayserispor’un, “illegal” hesaplarının işlem görüldüğü, batık İşçi Kredi Bankası’ndan, bir ay içerisinde onun üzerinde farklı hesap aldığımızı hatırlıyorum… Gün geçmezdi ki Banka’dan, “o vardı bu yoktu; şu da vardı bu da yoktu!” türünden hesap gelirdi. Öyle ya; Banka’dan “hatır senedi!” kırdırmışlar, Kayserispor’a para temini için.

Hele İş Bankası’ndan, kırdırılan “650’şer bin” liralık beş senedi, bir birine kefil olan, insanlar ödemek zorunda kalmıştı. Sonra ne oldu? Bilmiyorum. İkisinin ismini vermeyeceğim zira hayattalar ve izinlerini almadım ama diğer üçü; hepsi de merhum Rasim Başgül, Cahit Aral, Agah Bozkurt… Banka Müdür de Vefik Bey idi…

***

Mesela Mustafa Tazecioğlu ile Hilmi Özdoğan’ın (Kebabçı Hilmi), alınan futbolcu karşılığında Galatasaray Kulübüne verdikleri çeklerin ödenebilmesi için ne çektiklerini bir Allah ve bir de kendileri bilir…

***

Sadece hasta Kayserispor’lu olmanın ötesinde kulüple hiç mi hiç ilgisi olmayan merhum Mustafa Besceli’nin (Dayı), Fenerbahçe Kulübüne verdiği, sanırım 200 bin liralık senet, ödenene kadar “gö ciğeri gövermişti!”.

Olay şu… FB Başkanı Emin Cankurtaran… Futbolcu alacağız ama naktimiz yok… Derdimizi anlatacağız, “Emin Ağa”ya ulaşabilmek fermana mahsus… Biliyorsunuz; o yıllarda FB’ye başkan olmak isteyen Kadri Has merhuma; “Parası kadar konuşsun!”, demişti.

Kimseyi kabul etmiyor, Kayseri’den… Aklıma Mustafa Abi geldi… Zira Besceli, Cankurtaran’ın can ciğer dostu idi. Bir diyeceğini iki etmeyeceğini biliyordum… Çağırdık… Hemen geldi…

Uzatmayalım, Dayı, “Emin Ağanın” sekreterini aradı… Selam, kelam, hal ve hatırdan sonra Cankurtaran ile görüşmek istediğini ve ne için aradığını söyledi. Sekreter hanım da; patronun Teknik Direktör Didi ile yatta olduğunu, temas kurup arayacağını ve geri döneceğini belirtti. Kısa bir süre geçti sekreter aradı, Emin Beyin selamını iletti. “Mustafa Abi, kendi şahsi senedini vermek kaydıyla, gelsin, isrediği futbolcuyu gelip alıp götürsün!” demiş…

Bunun üzerine Mustafa Abi’yi, apar topar uçakla, İstanbul’a gönderdik, futbolcuları alıp geldi. Ama anasından emdiği süt de burnundan…

***

Mesela, Mehmet Bulduk’u Güneşspor’dan bir alış hikayemiz var… Anlatmak isterim ama yerim dar. Kısaca söyleyeyim. İkisi de merhum Mehmet Özsarıyıldız, Ali İhsan Varinli ve ben yanımıza kulüp başkanı Avni Bulduk’un yakın arkadaşı Saadettin Amcamızı (Kızıklı) aldık, Ankara’ya gittik.

Bulduk’u aldık ama resmiyet kazanamaz ise üç yönetici, “bir milyon liralık” kontur garanti senedi verdik ve bunu bir zabta bağladık, Bulduk Oteli’nde. Öyle ya, Mehmet’e çok talip vardı? Ya almazsak!.. Avni Ağa hem kendini ve hem de oğlunu garantiye alıyordu. 

***

Haksız mıydık yani, bir daha kulübün kapısına bile yanaşmamakla!

***

Gelelim günümüze: Gözbaşı, 4-1 yenilgi ile sonuçlanan Başakşehir maçının ardından sert konuşmuş: “Artık tamamen devre arasına odaklandık. Transferlere odaklıyız. Akıllı transferler yapmak istiyoruz. Geçmişte yapıldığı gibi şehrin parasını sokağa atmak istemiyoruz, bu benim çok canımı yakıyor. Devre başında yapılan bir sürü transfer var, neredeyse ilanına oyuncuları arayacağım, demiş”.

 ***

Demek ki; geçmişte bu şehrin parası sokağa atılmış. Doğrudur… O nedenle ısrar diyorum; bu kulüpten kimin ne alacağı var, bunu neyin karşılığında verdiler, mutlaka açıklamaları gerekir. Öyle ya, baba oğula, oğul babaya vermez bu paraları.

***

Başkan devam ediyor: “…Gerçekçi konuşmak istiyorum, belediyeden sponsorluk anlaşması var, ama bunu banka geçmişteki bir teminata kullanmak istiyor.  O konuda bir pazarlık yapıyoruz. Şu anda bulduğumuz desteği, tamamen yeni kaynağa kullanmak istiyorum.”

***

Belediyenin sponsorluk anlaşması nedir? Banka, hangi teminatta kullanmak istiyor?

***

“Hayal dünyasında olmanın bir anlamı yok”diyerek, maddi krize dikkat çeken başkan Gözbaşı, “Kendi yönetim kurulumdan destek istiyorum. Şu anda krizi herkes biliyor. Sadece, maçlara gelip gitmek yönetim kurulunda olmanın gereği değildir.”

***

Evet. Maalesef hep böyle olur… Bir kısmı, görev almayı “etiket” ya da “resmi devairle” olan ilişkilerinde kullanır… Bir kısmı da “alacağını tahsil” sonrası, “tüyer!”

***

 Başkan devam ediyor; “…Ama, geçmiş bir sene maalesef, kulüp yönetilememiştir. Hiçbir futbolcu alacağını alamamış, dışarıdakiler alacağını alamamış. Sürekli her gün 5-6 dava geliyor. Bunlarla baş etmeye çalışıyorum. Ama dediğim gibi FİFA’dan dava açanlar, Federasyondan dava gönderen arkadaşlarda bilsinler ki, Kayserispor yok olursa, hiç kimse de hiçbir şey alamaz, onları da buradan uyarıyorum” ifadeleriyle konuşmasını sonlandırdı.  (Kayseri Olay, Hakan Çiftci)