"Türkmeneli’ne Kürdistan diyenler küresel emperyalizme maşalık yapan çarpık zihniyetlerdir"

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına yönelik bir kez daha çekilme kararının yerinde olduğunu söyledi. Bahçeli, ''İstanbul Sözleşmesi beklentileri karşılayamamıştır. Sözleşmeyi imzalayıp taraf olmak kadar, çekilmek de imzacı bir ülke adına haktır, hukuki bir tasarruftur. Sözleşme feshi doğru ve yerinde bir uygulamadır'' ifadelerini kullandı.

Bahçeli'nin konuşmasından bölümler şöyle;

- Küresel senaryolara, zalim planlara, iç ve dış husumet cephesine meydan okuyarak istikbal için dirlik dedik. Türklüğün boynunu bükmek, Türk milletini boyunduruk altına almak için vaziyet kollayanlara, ortam yoklayanlara sarsılmaz bir inançla seslenerek kazananın Türkiye olacağını haykırdık. Demem odur ki, istiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazanan Türkiye olacak. Gayemiz daha güçlü bir Türkiye’dir. Gayemiz daha müreffeh bir millettir. Gayemiz daha kudretli bir devlettir. Bu mücadelede, üç hilal mücevher gibi parlayan şuurumuzun ziyneti, Bozkurt ise kutlu ülkülerimize giden yolun Ergenekon’dan beri kılavuzudur. Yaşanmış geçmişin yazılmış sayfaları nereden gelip nereye gitmek istediğimizin her yönüyle belgesi niteliğindedir. Çile çeksek de, ilkelerimize çizik çekmedik. Mahkûm olsak da, irademize mahcubiyet lekesi düşürmedik. Zindana girdik, vatan sağ olsun dedik. Şehit olduk, vatan bölünmez dedik. Gözyaşlarını içimize akıtıp, Allah bes baki heves dedik. Satanlardan, kaçanlardan, korkanlardan, dönenlerden, yılanlardan, yorulanlardan, ilk sallantıda yoldan sapanlardan olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Ülkücü yaşadık, ülkülerimizi fazilet ve fedakârlık ruhuyla yaşattık.

- Büyük Kurultayımızda, geleceğe dönük beş aşamalı stratejik hedeflerimizle rotamızı çizmiş durumdayız. Tekraren ifade ediyorum ki; Milliyetçi Hareket Partisi olarak, 2023 ve takip eden on yılları kapsayan stratejik hedeflerimizin ilki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne, daha yerinde bir ifadeyle, Türk Tipi Başkanlık Modeli’ne sahip çıkmak; ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına, daha doğrusu kökleşmesine hizmet etmektir. Sivil, geniş katılımlı, herkesi kapsayan, yeni yönetim sisteminin ruhuna ve dokusuna müzahir bir anayasa hazırlığı ikinci stratejik hedefimizdir. Çalışan, üreten, ruh kökümüzden beslenen, manevi ve moral değerlerimizle eklemlenen yeni, yerli ve milli bir ekonomik sistemin ihyası ve inşası üçüncü stratejik hedefimizdir. Cumhur İttifakı’nın varlığı içinde terörle amansız mücadeleye, son terörist, son kanlı silahıyla ele geçirilesiye kadar destek vermek, Türk milletini bu şiddet ve dehşet sarmalından çekip çıkarmak dördüncü stratejik hedefimizdir. Hem ülkemizde, hem de küresel ve bölgesel zeminde diyalog, barış, huzur, sükûnet ve istikrar beşinci stratejik hedefimizdir.

- Kaynağımız Ötüken, kökümüz Söğüt, ülkümüz Turan, gövdemiz Türkiye’dir. Türk milleti bu coğrafyanın kınına sığmayan kılıcı, tarihin bağrına saplanan okun keskin ucudur. Üç kıtada hatıralarımızın ayak izleri, kutlu eserlerimizin tüten dumanı hala görmesini bilenler için vardır ve ortadadır. Özellikle hiç kimse bize Türklük konusunda söz söyleyemez. Hiç kimse bize, mesela esir Türkler hakkında istikamet gösteremez, ikazen hatırlatma yapamaz. Uygur Türkleri’nin hüznü yüreğimizdedir. Türkmeneli’nin sevdası iliklerimizdedir. Akmescit’in dramı vicdanımızda, Kıbrıs Türklüğünün davası iffetimizde mahfuzdur. Lütfen dikkat buyurunuz, Türk milletiyle gönül bağı kopmuş kim varsa bize Uygur Türkleri konusunda laf ediyor, ileri geri konuşuyor.

- Bölücüsünden kozmopolitine, işbirlikçisinden ilkesizine, haininden hayasızına kadar hepsi ağız birliği etmişçesine fikriyatımızın kilit taşları hakkında bilirkişilik taslıyor, gevşek gevşek atıp tutuyor. Be hey gafiller, Türklük ne zamandır sizin ana meselesiniz oldu? Bayram değil seyran değil, hangi ara Türklüğe bu kadar sempati beslediniz? Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Limasol kentinde, cami duvarlarına Türklere ölüm yazan faşist ırkçılarla sizin aranızda esasen ne fark vardır?

- Kıbrıs Türklüğü’nün hak ve çıkarlarını Rum palikaryasının veya küresel baskı gruplarının dayatmalarıyla ele almaz, alamaz, almayacaktır. İnançlarımız, ilkelerimiz ve ülkülerimiz ne diyorsa ona göre hareket ederiz, ona göre duruş sergileriz. Herkes haddini bilsin, atacağımız taşı da biliriz, yiyeceğimiz aşı da biz seçeriz. CHP böyle demiş, İP şöyle demiş, HDP şunu söylemiş bizim için sadece gürültü kirliliğidir.

- Türkmeneli’ne Kürdistan diyenler tarihin çöplüğüne atılmış çürükler, küresel emperyalizme maşalık yapan çarpık zihniyetlerdir. Türkmeneli Türk’tür, Türk’ün ta kendisidir, ebedi öz yurdudur. Türk’ün Şii’si, Sünni’si, yani mezhepsel ayrımı değil; bayraklaşmış tarihi kimliği, yüksek milli şuuru her şeyin önünde, her mevzunun üstündedir. Bu uğurda samimi mücadele veren, Türkmen kardeşlerimizin haklı davasının sesi olan, ne var ki aldığı bir kararla görevinden istifa eden Sayın Erşat Salihi’ye teşekkür ediyor, kendisini her zaman muhabbetle kucaklayacağımızı, çalışmalarını hiç unutmayacağımızı ifade ediyorum.

Türk, Türk’tür, başka bir ayrım ve kategori tefrikadır, fitnedir. Karabağ Savaşı’nda, Ermeni propagandasına nefes olan CHP’nin bir gün de çıkıp Türkmeneli’deki gözyaşlarından; Kerkük, Musul, Telafer, Tuzhurmatu’nun çiğnenmiş haklarından bahsettiğini duyanınız oldu mu?

28 Mart 1991’de yaşanan Altınköprü katliamına ses çıkardığını, 1821 Mora soykırımını nefretle kınadığını bir Allah’ın kulu işitti mi?

Peki, bu ayın ilk haftasında alay-ı valayla Irak’ı ziyaret eden Papa’nın Türkmenlerin haklarıyla ilgili tek bir kelam ettiğine şahit olundu mu?

- Bilhassa televizyon dizilerinden kadınlara uygulanan şiddet sahnelerinin kesilmesi, aynı şekilde toplumsal duyarlılığın ve farkındalığın tahkimi bize göre çok acil bir ihtiyaçtır. İstanbul Sözleşmesi beklentileri karşılayamamış, sadra şifa olamamıştır. Dahası mezkur sözleşmenin toplumsal cinsiyet kimliğine ilişkin hükümleri aileyi, manevi değerleri, toplumsal düzen ve dengeyi tehdit etmiştir. Sözleşmeyi imzalayıp taraf olmak kadar, çekilmek de imzacı bir ülke adına haktır, hukuki bir tasarruftur. Bu itibarla, İstanbul Sözleşmesi’nin yayınlanmış bir Cumhurbaşkanlığı Kararıyla feshi doğru ve yerinde bir uygulamadır.

- Asker ocağı Peygamber ocağıdır. Düşmanın üzerine Allah Allah nidasıyla yürüyen kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin töhmet altında bırakılması, irticai tehditlerin odağı haline geleceğinin yüzsüzce ifade edilmesi tepeden tırnağa kara propagandadır. Bu konuda duyarlı olduğunu iddia eden herkese soruyorum: 15 Temmuz’da yaşanan ve bu hunhar işgal girişiminin tarafı olan terör örgütünün, TSK’ya nasıl yuvalandığına dair bir fikri ve kanaatleri var mıdır? Madem irticai faaliyetlere karşı bu kadar hassastınız, o zaman FETÖ’nün 1980’li yılların başından itibaren askeri okullara nasıl sızdığını, örgüt üyelerinin nasıl kamufle olduklarını ne çabuk hafıza kayıtlarınızdan çıkardınız?

CHP’nin isnatları, bazı kiralık kalemlerin yorumları, bazı gazetelerin yayınları sanaldır, yavandır, gerçeklerle bağdaşmamaktadır.

Bu zillet cephesine soruyorum; Müslüman Türk milletinin inançlarından ne istiyorsunuz?

Türkiye’yi inanan-inanmayan, laik-anti laik diye kamplara ayırdığınız yetmedi mi? Camilerin bombalanacağını şerefsizce gündeme taşıyan FETÖ’cülerin peşine takılmaktan, onların piyonu olmaktan utanmadınız mı?

- Türkiye laik, sosyal, demokratik ve hukuk devletidir. Ancak irtica tehlikesini kılıf yaparak estirilen İslam düşmanlığına tahammülümüz da söz konusu olamayacaktır. Ne gariptir ki, milli ve manevi her meselede muhalif tavrını gösteren CHP; konu HDP oldu mu, sıra egemenlik haklarımıza ve terörle mücadeleye geldi mi kahredici bir üslup takınmaktadır.

Kılıçdaroğlu diyor ki, HDP’ye dokundurmam. Kılıçdaroğlu diyor ki, HDP’nin yanlışı olursa söyleriz. Bu durumda akla gelen ilk ihtimal, HDP’nin CHP’ye iltihak hazırlığı içinde olması, sonuçta PKK’nın siyasi ayağının CHP’de tecellisidir. Kılıçdaroğlu, anlaşılan HDP’yle süren yasak ve kanun dışı ilişkiyi resmileştirme arzusundadır. Yeni isim olarak da “Cumhuriyet Halk ve Halkın Partisi”ni tercih etmesi hiç kimseyi şaşırtmamalıdır.

Kılıçdaroğlu’nun kollarını açarak HDP’nin önünde zırh olması hiçbir gerçeği değiştirmeyecek, işleyen hukuki süreci durdurmaya kafi gelmeyecektir.

Biz PKK eşittir HDP diyorduk, meğer kanlı denkleme CHP de bodoslama girmiştir. Kılıçdaroğlu’nun HDP’nin yanlışı olursa söyleriz ifadesi tam bir hezeyan, tam bir aymazlık, tam bir sefillik örneğidir.

Sayın Kılıçdaroğlu, HDP’nin ihanet ve yanlışlarını herkes gördü de bir tek sen mi görmedin?

Diğer Haberler