"AKP iktidarında Türk Tarımı bitme noktasına gelmiştir"

İyi Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, Meclis’te tarımda yaşanan sıkıntıları gündeme getirdi. Konuşmasına hayatını kaybeden Sağlık eski Bakanı Osman Durmuş’u anarak başlayan Ataş, “Sağlık Bakanımız Osman Durmuş Beyefendi’yi saygıyla anıyorum. Allah rahmet eylesin, Allah sevenlerine, ailesine sabırlar versin, mekânı cennet olsun diyorum” dedi.

Meclis’te görüşülen Gıda, Tarım, Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerine parti grubu adına söz alan Ataş, dikkat çeken açıklamalar yaptı.

 

 

Görüşülmekte olan teklifin tarım topraklarının sıkı denetimi, gıda güvenliğini sağlayacak yaptırımlar, yerli tütüne destek gibi olumlu bulunan kısımları olsa da teklifte pek çok eksikliğin olduğunu dile getiren Milletvekili Dursun Ataş,  “Teklifin düzenlendiği kanunlardan ziyade Türk tarımının düzenleme bekleyen kemikleşmiş sorunları bulunmaktadır. İktidar tarımdaki sorunları çözmek yerine suni gündemlerle kamuoyunu meşgul etmektedir. İYİ Parti olarak isterdik ki bu kürsüden yaptığımız veya yapılan uyarılar dikkate alınıp bu doğrultuda düzenlemeler yapılsın ancak ne yazık ki AKP yine istişareden uzak, çiftçilerimizin, muhalefetin, meslek kuruluşlarının veya sivil toplum örgütlerinin görüşlerini dikkate almadan çiftçimizin beklediği kanunlar yerine bu teklifi getirmiştir” diye konuştu.

 

 

“İktidarın getirdiği bu teklif yine istenileni vermeyecektir, çiftçiye nefes aldıramayacaktır” diyen İyi Parti Milletvekili Dursun Ataş, Koronavirüs sürecinde tarımın öneminin bir kez daha ortaya çıktığına dikkat çekti.  Ataş, “Tüm dünyayı etkisi altına alan coronavirüs salgın süreci göstermiştir ki tarım, tüm ülkeler için en önemli konuların başında gelmektedir. Ancak AKP iktidarının geride kalan on sekiz yılında Türk tarımı bitme noktasına gelmiştir, ithalat üzerine kurulu AKP tarım politikası iflas etmiştir. Ne yazık ki bu iflas ülke çiftçisini, hayvancısını da iflasa sürüklemiştir. Bugün, çiftçimizin yüzde 80’i borçludur. 2003 yılına göre çiftçilerimizin borçları 40 kat artmıştır. Bir devletin gücü üretimden geçer, sadece tüketen bir devlet yıkılmaya mahkûmdur. Ne yazık ki bugün çiftçilerimiz toprağını terk ediyor; son on yılda çiftçi sayımız yüzde 38 düşmüş, 400 binden fazla insanımız toprak işlemeyi bırakmıştır.” ifadelerini kullandı.

 

 

Meclis’te süt üreticilerinin sorunlarını da yeniden gündeme getiren Milletvekili Dursun Ataş, şunları söyledi: "Süt üreticileri hayvanlarını kesime gönderip süt üreticiliğini bırakmaktadır. Artan maliyete direnemeyen besiciler ise hayvancılığı bırakmaktadır, nasıl bırakmasın ki. Dolar bugün 8 lira 15 kuruş oldu. Çiğ süt fiyatlarının belirlendiği günden bugüne döviz yaklaşık yüzde 40, üreticilerimizin maliyeti ise geçen seneye göre yüzde 37 artmıştır. Bakınız, geçen yıl bir torba yemin fiyatı 49 TL idi, bu yıl 82 TL’ye yükseldi, samanın tonu 1.500 TL’yi geçti, mısır silajı bir yılda yüzde 21,1 zamlandı, yoncaya gelen zam yüzde 15,2’yi buldu. Marketlerde süt ve süt ürünlerine günlük zam gelirken üreticiden 2,30 TL’ye alınan süte bir yıldır zam yapılmadı. Nisan ayı dâhil olmak üzere süt desteklemeleri ödenmedi, et ve süt kurumuna verilen etin parası ancak üç ay sonra ödeniyor.”

 

AKP TÜRKİYE’Yİ TARIMDA İTHALATA MUHTAÇ BİR ÜLKE HÂLİNE GETİRDİ

“Avrupa’nın en geniş tarım alanlarına sahip Türkiye’yi tarımda ithalata muhtaç bir ülke hâline getiren iktidarın hatalı politikaları yüzünden 2002’den bu yana tarım alanlarının yüzde 12’sini yitirdik” diyen İyi Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, “Tarımsal üretimde dünyanın en büyük 2’nci ülkesi olan Hollanda’nın yüzölçümü kadar tarım alanını kaybettik, tarım alanları ranta kurban verildi.  İktidarın işi gücüyse şov yapmak. ‘İktidara geldiğimizde tarımsal üretim 37 milyar lirayken 216 milyar liraya çıkardık; 6 kat artırdık.’ diyorlar. Peki, bu süreçte çiftçimizin borcu ne duruma gelmiş? 2002 yılında tarım kesiminin toplam borcu 2 milyar 600 milyon lirayken bugün 45 kat artmış ve 119 milyar lira olmuş; üretim parasal olarak 6 kat, borçsa 45 kat artmış. Lafa gelince ‘Başarı var’ diyorlar ama bunları söylemiyorlar. Türkiye’nin onda 1’i kadar toprağa sahip olmayan Hollanda, 100 milyar dolar tarım ihracatı yapıyor; Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, Belçika, İngiltere, hatta Polonya bile Türkiye’den daha çok tarım ihracatı yapıyor. Toprak, iklim, su bizde ama parayı başka ülkeler kazanıyor. Geçtiğimiz günlerde Hazine Bakanının açıkladığı 3’üncü Yeni Ekonomik Programı’nda, tıpkı diğerlerinde olduğu gibi, tarımın sorunlarına çare olacak bir tek cümle dahi yok” dedi.

 

ÇİFTÇİ ÜRETMEZ HALDE, MALİYETLER ARTIYOR AMA ‘DAMAT BEN DÖVİZE BAKMIYORUM’ DİYOR

 

Tarımsal sorunlar çözülmeden atılacak her adımın boşa çıkacağını kaydeden Milletvekili Dursun Ataş şu ifadeleri kullandı: “Çiftçi üretemez, ürettiğinden kazanamaz durumdayken bütün girdiler dövize endeksli ve döviz her gün artıyorken hazineden sorumlu damat ‘Ben dövize bakmıyorum’ diyor. Tarımın yapısal sorunları çözülmeden atılan her adım boşa gidecektir. Üretimi artırmadan, çiftçiye para kazandırmadan gıda enflasyonunu da tarımın diğer problemlerine de çözüm bulamazsınız, bulmanız imkânsızdır. Resmî verilere bakıldığında, büyümeden istihdama, üretimden dış ticarete ekonomide tarımın payı azalıyor. Ülkemizde tarımsal üretim azalırken istihdamda da tarımın payı sürekli azalmaktadır. Tarımda millî yerine ithalata dayalı politika uygulanıyor. Hububattan bakliyata, yem ham maddelerinden yağlı tohumlara ve son yıllarda patates, soğan gibi üretimi en kolay olan ürünlere kadar birçok tarım ürününü ithal ediyoruz. Daha geçtiğimiz hafta Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle buğday, arpa, mısır gibi hububat ürünlerinde ithalatta uygulanan gümrük vergisi bu yılın sonuna kadar sıfırlandı. Çiftçimizden en yüksek 1,6 TL’den alınan buğday aradan daha iki ay geçmeden 2,4 TL’den ithal ediliyor. Yine çiftçimiz kaybetti, yine ülkemizden döviz çıkacak, Türkiye kaybedecek. İşin daha garip tarafı ise aynı kararnameye göre Suriye’ye hububat hibe edilmesi için Toprak Mahsulleri Ofisine yetki verildi; buğdayı, arpayı, mısırı ithal edip Suriye’ye hibe edeceğiz. Yine çiftçi mağdur edilip bu işleri yapan yandaşlar zengin edilecek. Hayvancılıkta hayvan materyali, yem, canlı hayvan, kasaplık, besilik sığır, küçükbaş hayvanlar, sperma, ilaç, kırmızı et, saman dâhil her şey ithal ediliyor oysa bu ürünlerin hepsi Türkiye’de kolaylıkla üretilebilecek ürünlerdir.”

Diğer Haberler